tesadüf





evet tesadüfün böylesi! resme tıklayın ve bakın lütfen! iki haftadır 99.9 da kalmış durumda download işlemi ve filmin adına bakınız :)

Where the wild things are?




dinlerken yazdım, dinlerken okuyunuz




Hayattaki en yırtıcı şey kelimelerdir.
Dolayısıyla en yırtıcı hayvan da insandır. Hiçbir havyan kelime kullanamadığı için…
Bir kurtuluş olacaksa, bu, insanların hayvanlar aleminden ders almasıyla gerçekleşecek bence. Hepsi nasıl da olduğu gibi, nasıl sakin. ne yapacaklarını biliyor, öğreniyor ve çelişkisiz yaşıyorlar hayatlarını; nasıllarsa öyle. Kanımca hiçbir tavşan “neden atmaca değilim ben, neden?” diye isyan etmiyordur. En azından öyle görünmüyorlar.
Kendimizi onlardan ya da doğadan üstün sanıyorsak eğer, zaten yaşamayı kesip intihar falan edelim bence toptan. Zaten cezamız yavaş yavaş kesiliyor. Onlara çektirdiğimiz acı…

‘Into the wild’ adlı filmdeki gibi alıp çantamı gitmek istiyorum. Önceden de isterdim bu tür şeyler. Ama o zamanlarki isteğim kaçış amaçlıydı; herkesten, her şeyden kaçış. daha da bir özetle: insanlardan kaçış. Biraz salakmışım demek ki o zamanlar, kaçış gibi bir yol olmadığını göremiyormuşum. Asıl 'iyi ve mutlu yaşamak' deyiminin, zaten 'tüm bu kaosun arasında gerçekleştirebildiklerimiz' olduğunu bilmiyormuşum. . . Şimdiyse durum farklı. Doğanın içerisinde, doğayla ve hayvanlarla birlikte inzivaya çekilip öyle yaşamak istiyorum, en azından bir süre. Adım atmak üzere olduğum yeni hayatın önemli kararlarını vermeden önce artık bir sakinleşmek ve nefes almak istiyorum. Alacağım dersler varsa eğer, onlardan almak istiyorum. İnsanlardan alacağım daha ne kadar ders var bilmiyorum, bir süre paydos! Şu dört duvarlar arasında sıkışmaktansa hergün, boşuna çabalamaktansa, içinde yaşadığım dünyadaki diğer canlıları da hissetmek istiyorum çok yakından. Bu şekilde yaşayıp ölmek büyük eksiklik.

İstiyorum, istiyorum, istekler hiç bitmiyor.

Ama aslında iste-me-mek istiyorum,
hiçbir şey iste-me-mek!

Hiç’i istemek istiyorum, hiç’i.

Bir de müzik olabilir.