öz


YÜK

"Eğer bugünlerde yaşam beşikten mezara bir çabalama olarak görünüyorsa, omuzlarınızı silkip, sırtınızda bu tipleri taşımamanın nasıl bir his verdiğini anlamanın zamanı gelmiştir. Sizin keşfedilecek kendi dağlarınız, gerçekleştirilecek kendi hayalleriniz vardır, ama başkalarından toparladığınız ve artık kendinizin sandığınız onca beklentiden kurtulamazsanız asla istediklerinizin peşinden gidecek enerjiniz olmaz. Büyük ihtimalle bu beklentiler yalnızca sizin zihninizde var, ama bu sırtınıza yük olmadıkları anlamına gelmiyor. Hafiflemenin ve onları kendi yollarına göndermenin zamanı geldi. (gelecek)
---
Bir insanın gerçek yaşamı, başkalarının yüklediği yalanlardan kurtulduğu yoldur. Çıplak, doğal, olduğu gibidir. Bu bir benlik meselesidir, oluşma meselesi değil. Yalan gerçek olamaz, kişilik ruhunuz olamaz. Esas olmayanı esas olan yapmanın yolu yoktur. Esas olmayan, esas olmayan olarak kalır ve esas olan, esas olarak kalır, bunlar yer değiştiremez. Ve gerçeğe ulaşmaya çalışmak daha fazla kargaşa yaratmaktan başka bir şey değildir. Gerçeğin başarılmasına gerek yoktur. Başarılamaz, zaten vardır. Yalandan kurtulunması yeterlidir.
Tüm hedefler, sonlar, idealler, ideolojiler, dinler ve geliştirme, iyileştirme sistemleri yalandır. Onlara karşı dikkatli olun. Olduğunuz haliyle, bir yalan olduğunuz gerçeğini fark edin. Başkaları tarafından kullanılan, işlenen biri. Gerçeği bulmaya çalışmak bir oyalamadır, bir ertelemedir. Yalanın saklanmak için kullandığı yoldur. Yalanı görün, kişiliğinizin yalanının derinliklerine bakın. Çünkü yalanı görmek, yalan söylemeyi bırakmaktır. Yalan söylemeyi bırakmak, artık gerçeği aramamaktır - buna gerek yoktur. Yalanın yok olduğu an, tüm güzelliği ve ihtişamıyla gerçek ortaya çıkar. Görülünce yalan yok olur, geriye kalan gerçektir."

i found it!


YAŞADIKLARINSIN

“yaşamın, bir şeyleri yitirmenin süreci olacak
-sonradan da, bu yitirdiklerini aslında
yitirmemiş olduğunu öğrenmenin süreci…

yaşadıkların, yitmeyecekler- yaşayacaklar.

bir şeyleri yaşamışsan, gerçekten yaşamışsan,
onları yitiremezsin artık- istesen bile:
istemesen bile; yaşar artık onlar…

yaşadıklarınsın-” Oruç Aruoba

çeşitli nesnelere karşı güzel hisler hadisesi I


evet evet bugün tarafımdan bir kez daha kanıtlandı ki radyo güzel bişey.
çoğunlukla bilmediğin,daha önce dinlemediğin türlü türlü şarkılar çalacak ve mesela sinirlendiğin/yorulduğun bi anda yatağına uzanmış dinlenirken - düşünürken aynı zamanda, uyurgezer gibi seni yerinden kaldırıp bilgisayar başına geçirip şarkı kimmiş neymiş diye bakmaya itecek, sen de o bi şarkının güzelliğine kapılacak, kiminmiş falan diye bakıp olmadı albüm falan indirmeye kalkışırken bir anda bakacaksın ki kafadaki herşey pufff...
(tabi bu yüzden içimizde oluşan o kocaman download canavarının zararları başka bi hadisenin konusu, gerçi onun da konusu bi yandan "hadi deli oğlan, belime dolan" gibi işlerle ilgili, hay allah kafam dağıldı, neyse!..)

evet karar verdim, radyo çok güzel bişey.

tesadüf





evet tesadüfün böylesi! resme tıklayın ve bakın lütfen! iki haftadır 99.9 da kalmış durumda download işlemi ve filmin adına bakınız :)

Where the wild things are?




dinlerken yazdım, dinlerken okuyunuz




Hayattaki en yırtıcı şey kelimelerdir.
Dolayısıyla en yırtıcı hayvan da insandır. Hiçbir havyan kelime kullanamadığı için…
Bir kurtuluş olacaksa, bu, insanların hayvanlar aleminden ders almasıyla gerçekleşecek bence. Hepsi nasıl da olduğu gibi, nasıl sakin. ne yapacaklarını biliyor, öğreniyor ve çelişkisiz yaşıyorlar hayatlarını; nasıllarsa öyle. Kanımca hiçbir tavşan “neden atmaca değilim ben, neden?” diye isyan etmiyordur. En azından öyle görünmüyorlar.
Kendimizi onlardan ya da doğadan üstün sanıyorsak eğer, zaten yaşamayı kesip intihar falan edelim bence toptan. Zaten cezamız yavaş yavaş kesiliyor. Onlara çektirdiğimiz acı…

‘Into the wild’ adlı filmdeki gibi alıp çantamı gitmek istiyorum. Önceden de isterdim bu tür şeyler. Ama o zamanlarki isteğim kaçış amaçlıydı; herkesten, her şeyden kaçış. daha da bir özetle: insanlardan kaçış. Biraz salakmışım demek ki o zamanlar, kaçış gibi bir yol olmadığını göremiyormuşum. Asıl 'iyi ve mutlu yaşamak' deyiminin, zaten 'tüm bu kaosun arasında gerçekleştirebildiklerimiz' olduğunu bilmiyormuşum. . . Şimdiyse durum farklı. Doğanın içerisinde, doğayla ve hayvanlarla birlikte inzivaya çekilip öyle yaşamak istiyorum, en azından bir süre. Adım atmak üzere olduğum yeni hayatın önemli kararlarını vermeden önce artık bir sakinleşmek ve nefes almak istiyorum. Alacağım dersler varsa eğer, onlardan almak istiyorum. İnsanlardan alacağım daha ne kadar ders var bilmiyorum, bir süre paydos! Şu dört duvarlar arasında sıkışmaktansa hergün, boşuna çabalamaktansa, içinde yaşadığım dünyadaki diğer canlıları da hissetmek istiyorum çok yakından. Bu şekilde yaşayıp ölmek büyük eksiklik.

İstiyorum, istiyorum, istekler hiç bitmiyor.

Ama aslında iste-me-mek istiyorum,
hiçbir şey iste-me-mek!

Hiç’i istemek istiyorum, hiç’i.

Bir de müzik olabilir.